I AM HERETO SHARE...

ÖNEMLİ OLAN NASIL GÖSTERDİĞİMİZDİR
NEYİ GÖSTERDİĞİMİZ DEĞİL....

13 Aralık 2010 Pazartesi

TRIER

''İyi bir film ayakkabınızın içindeki çakıl taşıdır, yürüdükçe batar.'' der Lans Von Trier. Ve bu minvalde alıcıyı yani seyirciyi en çok rahatsız edebilen filmlere imza atmıştır. Onun filmlerini izlemeden önce Alman dışavurumculuğu, tiyatral sinemayı ve sinema metaforlarını bilmeniz icap eder. Bunların detaylarını bilmeden seyretsem ne olur derseniz, size cevabım zaman kaybetmiş olcağınız ve 'Bu ne biçim film, bu nasıl bi yönetmen....'tarzı cümleler kurup Trier hakkında yıkılması zor bir önyargıya sahip olacağınızdır.... Aslında salt sinema açısından muhteşem örneklere imza atmış çalışılması zor bi yönetmen olan Danimarkalı Trier anlatmak istediğini çok ama aklınızın alamayacağı kadar çok direkt yoldan iletir size. İşte bu yüzden mesaj size ulaştığında çok rahatsız olursunuz. Bence O'nun birincil amacı da budur aslında.... En son filmi Antichrist altı aylık depresyon tedavisinin ardından çektiği çok ama çok kişisel ve sorgulayıcı bi filmdir.... O'nun filmleri soudtrack ve filmden karelerle filan anılmaz... Çünkü öyle yan öğeler yoktur o filmlerde, sadece çıplak film vardır... Ve bu çıplaklık sizi koltuğa çiviler... Hele saklayıp saklayıp sonunda alıcıya ulaşan dizeler sizi büyüler... Dizeler diyorum çünkü O'nun filmleri aslında anlaşılması zor keskin şiirlerdir... Ve bir gerçek de herkesin bu şiirleri okuyamadıklarıdır.... Ama ben Trier işlerinin seyredilmesi, incelenmesi ve üstünde konuşulması gereken filmler olduğunu düşünüyorum. Dogville ve Manderlay adlı filmlerinde sadece çizgilerle kurduğu stüdyoda çok gerçek bi filmi sınır kullanmadan yapabilmiştir. Evet evler, odalar vardır ama alıcı asla duvar görmez. Ve burda duvarı oraya koyanın biz olduğumuz ve hayatımıza perdeler çektiğimiz gerçeğini gözümüze sokar... Bununla birlikte Narrator-Anlatıcı kullanır ki size gösterileninn aslında siz olduğunuz gerçeğinden sizi uzaklaştırır....Ve Antichrist... Benim seyredip koltuktan kalkamadığım sayılı fimlerden biridir... Sonsuz bi ızdırap, tamımsız; yokluk hissi, yoksunluk hissi... Bizi insan yapan en temel içgüdü... Ve böyle bi ızdırabın sebebi olduğu hissi ile suçluluk cenderesine sıkışmış olmak: Çok yoğun ve karmaşık bi o kadar da basit: İNSAN OLMAK... Nasıl yas tutacağım? Nereye kadar? Eğer sebep bensem ne olacak? Bu hayatın şeytanı kim? Kendimi nasıl temize çekeceğim? gibi cevaplanması zor, belki sorması bile zor bi dünya soruyu soran ve cevap arayan bir çift... Seyredin... Sonunda mutlaka küfür edeceksiniz ağız dolusu... İşte hayat bu kadar acımasız....

Seyredin paylaşalım...

SİNEMAYLA KALIN....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder